Soru
Selamün aleyküm hocam.
Kadın eğitim için dahi olsa 90 km mahremsiz gidemez, bir yolunu buldu gitti diyelim ki bu sefer de karşısına karma eğitim engeli çıkıyor.
Yaptığınız bir canlı yayında, karma eğitimin caiz olmadığını söylediniz. Allah sizden razı olsun, benim bu yolda kendimi düzeltmeme vesile oldunuz. Lakin benim şöyle bir sorum olacak. Kadın, doktor veya psikolog olabilmek için her iki yasağı da çiğnemiş olacak. Bu durumda derdi gerçekten ümmet olan, meydanı İslam düşmanlarına bırakmak istemeyen bir hanım için istisna var mıdır? Yoksa bu durumda dahi 90 km ve karma eğitim engeli olur mu?
Teyzem psikoloji okumak istiyor ve bu mesleği Allah rızası için ümmete faydalı olmak adına istiyor. Ama bilmeden, sizin tabirinizle, günah işlemekten korkuyor. Bizi aydınlatabilir misiniz bu konuda? Allah razı olsun. (Bir arkadaşımın sorusu.)
Cevap
Aleyküm selam ve rahmetullah.
Kardeşim sana özel bir yanıt olmadan umuma şunu söylemek istiyorum.
Müslümanların karma eğitim itirazları, hele hele de buna sağlık alanını öne sürerek itirazlarda bulunmaları beni yıldırdı, bıktırdı. Madem bu kadar ümmet dertlisiyiz neden dayanmıyoruz adliye kapılarına, neden soluğu mahkeme kapılarında almıyoruz ve itirazlarımızı yapmıyoruz? “BİZ KARMA EĞİTİM İSTEMİYORUZ!” demiyoruz? Neden kendi işimizi yürütecek bir fetva bulmaya çalışıyoruz devamlı..?
“Ümmet için okuyan” hanımlar birleşse, dayansa mahkeme kapılarına, kendilerinden sonra gelecek milyonlarca Müslüman genç kızı helal bir ortama kavuşturarak, okuduklarından bin kat daha fazla ümmete faydalı bir iş yapacaklar halbuki…
Ama hayat sözle söylenen değil, kalpten gelen niyet ile şekillenir. Halimiz de ortada…Ya sonrası? Soruyorum. Karma eğitime itiraz eden kaç Müslüman tıp okuyor? Ya da okuyanlardan kaç tanesinin ümmete bir faydası oldu? Kadın tedavi etmek ümmet için çalışmak ise fetvasını nakledeyim. Kadının erkeğe, erkeğin de kadına muayene olması caizdir. Neticede sağlık elden gittiği zaman hasta ile doktor arasında mahremiyet kalmaz. Şimdi bütün bu tartışmalar yetmiyor, bir de işin içine seferiliği mi katacağız? Bir de seferiliğin bu şartlarda caiz olmadığını anlatmak için mi dil dökeceğim ”Müslümanlara”… Hayır kardeşim, ben yoruldum.
Bir de bu karma eğitimi “zaruret” olarak görenler vardır. Zaruret zamanında bir iş şöyle yapılır: Kişi karşılaştığı bir durumda yapması gereken şeyi belirli engeller sebebiyle yapamaz; bu sebeple de yapması gerekeni, olması gerekene en yakın şekilde yaparken elinden geldiğince de engelleri ortadan kaldırmaya çalışır ki yapacağı işi sorunsuz bir şekilde yapabilsin. Bu görüşte olanlara şunu soruyorum: Karma eğitimi “zaruretten” dolayı savunanlar bu zaruretin ortadan kalkması için ne kadar çaba sarf ettiler? On yıllar önce başlayan bu ”zaruret” ne zaman bitecek? Ha bir de “Herkes böyle düşünürse kim bakacak müslümanlara?” diyenler vardır, biliyorum. Bu kimseler ise ne dediğinin bile farkında değiller. Herkes bizim gibi düşünseydi ortada böyle bir sorun olur muydu/kalır mıydı? Sorun da bu ya, keşke bizim gibi Müslümanca düşünseler!
Ümmete faydalı olmak isteyen kimse, önce bir baksın aynada kendisine. Bu zamana kadar hangi farzları tam yerine getirmiş, hangi ameli ne kadar fayda vermiş hayatına? İslam’ın izi onda ne kadar gözüküyor? Ona bakan ne kadar Allah’ı hatırlıyor?
Karma eğitim yahut komple eğitim sisteminde yaşanan bu manevi çatışmaların, aşılamayan haramların sorumlusu bu işi bu hale getirenlerdir. Şimdi dönüp, bu işi bu hale getirenlere, çıkmaza sokanlara iki laf etmeyip tüm hıncı hocalardan almak, tabiri caiz ise adeta “Sen nasıl haram dersin lan?” demenin en hafif şeklidir ki, bu sözü aslında kim der malum… Eğitim, ilim her insana helaldir. Hatta Tıp alanı farz-ı kifâyedir. Ancak bu işi bu kadar imkânsız hale getirenlere dur diyemeyenlerin/demeyenlerin bu işin yanlış olduğunu dillendirenlere karşı çok cesur(!), ümmet perver(!) ve ilim aşığı(!) olduğunu acı acı müşahede etmekteyiz.
Buna binaen sorunuza, seferilik engelinize dönmeye çalışacak olursam. Bu engeli de hoca mı çözsün? Buna da mı bir fetva bulalım/uyduralım? Nasıl yapsak da helal desek diye saatlerce düşünelim mi?
Biliyorum, belki de sorunun cevabını tam alamadın benden. Elimde değil kardeşim. Diyeceğim, söyleyeceğim, anlatacağım, sitem edeceğim, kızacağım öyle şeyler var ki bu konularda; cümleler ağzıma birikiyor, anlamlı bir metin dahi olamıyor. Şu an yazdıklarıma geri dönüp bakmadım/bakamadım bile. Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin. Bu mektupta böyle cevaplanmış olsun.